Yaşasın Cumhuriyet!
Bugün bizim var olduğumuzun en önemli sebebi olan cumhuriyet kuruluşunun 101. yıldönümünü kutlu olsun. Başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere bütün şehitlerimize ve gazilerimize Allah rahmet eylesin mekanları cennet olsun. İyi ki varmışlar.
Bugün 29 Ekim cumhuriyet bayramımızı coşkuyla, heyecanla, mutlulukla kutlamak lazım çünkü cumhuriyet ve Atatürk düşmanları inat. Biz solcu sağcı Alevi Sünni Kürt Türk demeden birlikte olsak 7 cihan gelse bizi yıkılmaz. Bölünmez. Ayni kurtuluş Savaşı olduğu gibi.
Yıl 1919, 1919’da İstanbul’un işgali, Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemi ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşuna giden sürecin en karanlık ve karmaşık dönemlerinden birini temsil eder. I. Dünya Savaşı’nın yenilgiyle sona ermesiyle Osmanlı Devleti, Sevr Antlaşması’nı kabul etmek zorunda kalmış ve bu anlaşma, Anadolu topraklarının işgalini hızlandırmıştır.
İstanbul’un işgal edilmesiyle birlikte, özellikle İngiliz, Fransız ve İtalyan kuvvetleri şehri kontrol altına almış ve Boğazlar, Müttefik Devletler’in denetimine geçmiştir. İşgalciler, Osmanlı hükümetini baskı altına alarak milli direniş hareketlerine karşı koymaya çalışmış, Mustafa Kemal ve arkadaşları üzerindeki baskılar artmıştır. Halk arasında büyük bir umutsuzluk yaşanırken, milliyetçi gruplar bu işgale karşı örgütlenmeye başlamış ve Anadolu’da direnişin temelleri atılmıştır. İşgal süreci, bağımsızlık mücadelesi ruhunun daha da güçlenmesine, sonunda ise Cumhuriyet’in ilanına giden yolda toplumsal bilincin oluşmasına katkıda bulunmuştur.
Bu zor günlerde Mavi Gözlü Dev çıktı. “Geldiği gibi gidecekler” diyecek hem kalbindeki umutla, inançla, pes etmeyen inatçıyla 1919 mayıs ayında samsuna çıkacak. Bakımsız hali olan Ankarayı başkent yaptı. Hiçbir kimse bu şehirden başkent olmaz buradan bir başkent olur mu diyen insanlarını dinlemeyecek hem bakımsız Ankarayı başkent yaptı hem de yorgun argın halsiz bir millette güvenerek cumhuriyeti ilan etti.